Berlin Gezi Rehberi Kısa Özet
Berlin gezimiz, Eylül 2024 yılında oldu. Tek bir şehir gezisi ile sınırlandırıldığında bile Avrupa başkentleri içinde gezilebilecek yer seçeneklerinin zengin olduğu bir şehir Berlin. Bu nedenle 3 gün boyunca gezmeyi planladığımız her yere gidebildik, güzel bir gezi oldu. Havanın güneşli ve rüzgârsız, ortalama 22 ℃ olduğu günlere denk geldik ama bir hafta sonrasında sıcaklıklar tekrar düştü, bu yüzden vize başvurusunu yaparken hava durumuna göre planlama yapmak kolay olmayacaktır. Fakat hali hazırda vizesi olanlar, hava durumu bilgilerine göre planlama yapabilir. Şehir içi ulaşım için fahrinfo uygulamasını indirip, gitmek istediğiniz yere en yakın durağı yazıp, bu duraktan geçen tüm ulaşım araçlarının (tren, tramvay, otobüs vb.) saatlerini ve kaç dakikada gidebileceğinizi rahatlıkla öğrenebilirsiniz.
Berlin’e Ne Zaman Gidilir?
Biz Eylül ayının ortasında gitmiştik. Güneşli ve rüzgârsız, ortalama 22 ℃ civarlarında güzel bir sonbahar zamanı diyebilirim. Fakat Nisan-Mayıs aylarında hava daha güzel olabilir. Temmuz ayında sıcak ve daha kalabalık olacaktır. Sonbaharda yağışlı günlere denk gelebilme ihtimaliniz mevcut. Noel pazarlarını gezmek için kış aylarını tercih edecekseniz de yanınıza kalın kıyafetler almanızı öneririm.
Berlin Kaç Günde Gezilir?
Biz 3 gece konaklamıştık. Açıkçası bundan daha az olması yeterli olmayabilir. Daha fazla kalmak isterseniz o da tercihinize bağlı. Fakat şehrin en önemli ve kilit noktalarını keşfedip, en meşhur lezzetlerini tatmak isterseniz 3 gece yeterli olacaktır.
Berlin’de Nerede Kalınır?
Berlin haritası göz önüne alındığında şehrin merkezi diyebileceğimiz Mitte bölgesi konaklama için en popüler yerlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Tarihi yapıların ve müzelerin çoğunun Mitte sınırları içinde kalması ve alışveriş ve yeme-içme alternatiflerinin zenginliği nedeniyle biz de Mitte’de Premiere in Berlin Alexanderplatz otelinde kaldık. Otelde oda kahvaltı olarak konakladık. Fiyatı Mittedeki oteller içinde en uygun olanlar arasındaydı. Oda ve banyo metrekare olarak yeterliydi, temiz ve güzel bir oteldi, kahvaltısı da Avrupa’daki kahvaltı konsepti dahilinde yeterli ve doyurucu idi. Mitte dışında, Türk nüfusunun yoğun olduğu ve Mitte’ye çok uzak olmayan Kreuzberg semtini de konaklama seçeneği olarak değerlendirebilirsiniz. Ancak bu semt çok farklı ülkelerden çok fazla göçmen içeriyor. Açıkçası bize çok güvenli gelmedi. Bunların dışında, Neukölln ve Friedrichshain semti de Berlin’in en fazla tercih edilen konaklama seçenekleri arasında yer alıyor. Buralar merkezden uzaklaştığı için daha uygun fiyatlı oteller bulabilirsiniz.
Berlin’de Gezilecek Yerler – Gezi Rotamız
Brandenburg Kapısı
Brandenburg Kapısı: Berlin şehrinin simgesi, burada kısa bir fotoğraflamadan sonra hemen yanındaki parlamento binasına gidebilirsiniz.
Reichstag: Brandenburg Kapısı’ndan devam ettiğinizde parlamento binası Reichstag karşınıza çıkacak. Giriş ücretsiz olmasına rağmen elinizi kolunuzu sallayarak giremiyorsunuz çünkü randevu almak gerekiyor. İnternetten randevu alınabiliyor. İçeride bina hakkında anlatımlar da yapılıyormuş. Fakat biz vaktimiz sınırlı olduğu için yalnızca binanın çevresinde dolaştık kısa bir fotoğraflamadan sonra oradan ayrıldık.
Alexanderplatz: Türkiye’de taksim meydanı konseptini andıran bir meydan. Bütün ulaşım araçlarının (tramvay (m hattı), metro (u-bahn), tramvay (s-bahn), tramvay (RE hattı)) duraklarının bulunduğu merkezi bir nokta. Otelimizi burada olduğu için sürekli bu meydanda yürüdük. Ülkemizde de şubeleri bulunan birçok mağazanın dükkanının, Alexa isimli avmnin, ve seyyar yiyecek ve hediyelik eşya stantlarının bulunduğu geniş bir alan. Açıkçası biz Taksim ile kıyaslanınca bu meydanda günün farklı saatlerinde daha güvenle yürünebildiğini gördük. Fakat burada alışveriş yapmadık. Mall of Berlin alışveriş merkezini tercih ettik. Bu alışveriş merkezine S ve U hatlarını kullanarak Friedrichstadt durağında inerek ulaşabilirsiniz.
Müzeler Adası: Alexanderplatz meydanından yürüyerek 10-15 dk içerisinde Müzeler Adası ve Berlin Katedraline ulaşabilirsiniz. Müzeler adasında birden fazla müze bulunuyor, hepsinin giriş ücreti mevcut. Berlin’e girişte Welcome card satın alırsanız, bu müzelerin bazıları ile bazı restoranlarda indirimden faydalanabiliyorsunuz. Fakat biz satın almadık. Açıkçası ülkemizde de direkt kazıların yapıldığı antik kentlerin arkeoloji müzelerini gezdiğimiz için Berlin’dekileri gezmeye gerek duymadık. Çünkü eserlerin bir kısmı başka ülkelerden getirilmiş. Zaten bütün müzeleri gezmek Berlin’i keşfetme niyetimizle örtüşmemiş olacaktı. Müzelerin tamamını gezmek oldukça uzun zaman alacaktır. Fakat sadece DDR Müzesine ücret ödeyerek girdik. Çünkü bu müze eski Doğu Almanya’daki yaşamı renkli ve uygulamalı olarak gösteren görsel anlatımı yüksek güzel bir müze. Berlin duvarının yapımından sonra Doğu Almanya ile Batı Almanya arasındaki farkları görebiliyorsunuz, bu nedenle öğretici bir müzeydi. İçerik olarak o dönemki Doğu Almanya yönetimini olumsuz eleştiren ifadelerin yer aldığını gözlemledik. Fazla kalabalık olmaması için sabah saatinde gitmiştik çıkışa doğru önünde çok uzun öğrenci gezisi kuyrukları oluşmuştu. Bu nedenle sabah gitmenizi öneririz.
Yine müzeler adasında bulunan Berlin Katedrali’nin (Berliner Dom) iç kısımlarını ücret ödeyerek gezebilirsiniz, dışarıdan bakıldığında oldukça görkemli ve büyük bir katedral olduğunu söyleyebiliriz. Biz yalnızca dışardan fotoğraflayarak geçtik, iç kısmını gezmedik.
Nikolaiviertel: Alexanderplatz’ın metropol esintisinden farklı olarak, otelimize ve aynı zamanda müzeler adasına yakın bir mesafede yer alan orta çağ kasabası tadında bir yer görmek için burayı da rotamıza ekledik. Bölge, Spree nehrinin yanı başında yer alıyor, buradaki tarihi/eski mimarideki binaların altı çeşitli butik mağazalar ve butik kafelerden oluşuyor. St. Nicholas Kilisesi’ni de fotoğraflayabilirsiniz, müzesi de mevcut.
Checkpoint Charlie: Sadece görülecek yerler listesinde yer aldığı için gittiğimiz bir nokta diyebilirim. Çünkü görülecek pek de bir şey yok :) Bu konumda, savaş sırasında bu noktanın yapımını anlatan yazı tabelalarını bulabilirsiniz. Bu panoların yanında Charlie’s Beach isminde dışarıdan getirilen kumlarla kumsal havası verilmiş, güzel müziklerin çaldığı, fish and chips, sosis gibi atıştırmalıkların ve içeceklerin satıldığı self-servis bir yer mevcut, biz orada oturduk ve dinlendik. Tavsiye ederiz.
Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı (Holokost Anıtı): Berlin’de hayatını kaybetmiş Yahudiler için yapılmış anıt mezardır, değişen yüksekliklerde beton bloklardan oluşuyor. Blokların üzerinde Yahudi törenlerinden, medeni kanunundan ve efsanelerinden oluşan metinlerin yer aldığı söyleniyor. Bu anıtı görmek isterseniz Brandenburg Kapısının hemen yanında olduğunu belirtelim.
East Side Gallery: Savaş sonrası parçalanan Almanya’da, doğu Berlin olarak adlandırılan bölgede kalan nispeten eğitimli, zengin kişilerin batı Berlin’e kaçmasının önlenmesi için, Doğu Berlin tarafından örülen duvar üzerinde yer alan resimlerin bulunduğu bu alanı gezi rotanıza almanızı öneririz. Duvar 1989’da yıkılmış olmasına rağmen, yıkılmadan kalan noktalarda sanatçıların resmettiği eserler yer alıyor. Uzun bir hat boyunca çeşitli resimler mevcut. En popüler fotoğraf durağı, barışı simgelemek için öpüşen başkanların duvarı. Genel olarak rahatlıkla fotoğraf çektirmek isterseniz sabah saatlerinde gitmenizi öneririz. Alexanderplatz’dan S-bahn kullanarak, Ostbahnhof durağında inip, 5 dakika yürüyerek duvarın başlangıç noktasına ulaşabilirsiniz. Duvar hattı boyunca, ara ara oluşan boş alanlarda duvarın yapımı ve yıkımı arasında geçen tarihi süreçlerin anlatıldığı panoları görebilirsiniz. Buradan dönüşte dinlenmek için Holzmarkt 25’e uğrayabilirsiniz. Bu alanı, Spree nehir manzaralı, çeşitli yiyecek ve içeceklerin satıldığı küçük dükkanlardan oluşan, kendine özgü bohem bir havası olan park alanı olarak tanımlayabiliriz. Sabah saatlerinde dükkanların çoğu kapalı, sadece kahve ve hamur işi ürünlerinin satıldığı birkaç yer açıktı. Fakat oldukça güzel bir manzarada sakin bir ortamda sıcak kahvenizi içebilirsiniz. Buraya bir başka gün akşam saatlerinde geldiğimizde oturacak yer dahi yoktu, oldukça talep gören bir yer olduğunu belirtelim.
Tiergarten: Oldukça büyük ve yemyeşil bir park. Bu parkın içinde ekstra ücret ödeyerek gezebildiğiniz ve ayrılmış bir alan olarak konumlandırılmış olan hayvanat bahçesi ve akvaryum mevcut. Fiyatı bize pahalı geldiği için yalnızca parkta dolaştık. Bunun için U-bahn ve S-bahn’da Tiergarten durağında inebilirsiniz. Bir sonraki durak olan Tiergarten- Zoologischer Garten durağında inerseniz, Yıkık Kilise’yi de görebilirsiniz. Savaşın izlerini barındıran bu kilise özellikle tamir edilmediği için ve yapının bir kısmı yıkılmış olduğu için bu ismi almış. İçine girmek ücretsiz. Buradan sonra 15-20 dakika yürüyerek Tiergarten’e giriş yapabilirsiniz. Çok büyük bir park olduğu için şehrin içinde bu parka birden fazla giriş noktası var. Haritalar uygulamasını kullanabilirsiniz.
Zafer Sütunu: Tiergarten’e hayvanat bahçesine yakın olan bölgeden giriş yaptığınızda, buraya oldukça yakın bir noktada Zafer Anıtı’nı (Victory Column (Siegessäule) fotoğraflayabilirsiniz. Buraya alt geçitler yardımıyla gidebilirsiniz. Üst katına çıkmak için ekstra ücret gerekiyor, biz çıkmamıştık.
Berlin’de Ne, Nerede Yenir?
Berlin kendi özgü çok zengin mutfağı olan bir Avrupa şehri değil. Bu nedenle Berlin’de, daha çok İtalya, Meksika, Vietnam, Türkiye ve daha başka ülkelere ait mutfakların bulunduğu restoran/kafeler göreceksiniz. Berlin’in en meşhur yanlarından biri “Biergarten” adı verilen her biri kendine özgü biralarını imal eden bira bahçelerine sahip olması. Biz Berlin’e özgü olan Biergarten’lerin birden fazlasına giderek deneyimlemek istedik. İlk olarak hem Biergarten hem de geleneksel bir Alman restoranı diyebileceğimiz Hofbräu Wirtshaus Berlin’e gittik. Hem açık hem de kapalı oturma alanı olan geniş ve güzel bir mekan. Hava güzel olduğu için herkes açık alanda oturuyordu. Buranın kendine ait olan iki farklı birasını ve menüsünde yer alan şnitzel ve sosisini deneme fırsatı bulduk. Yediğimiz ve içtiğimiz her şeyden memnun kaldık. Berlin’de en beğendiğimiz restoranlardan biri oldu diyebiliriz.
İkinci olarak, bir başka akşam etkinliği için tercih ettiğimiz Prenzlauer Berg bölgesinden Alexanderplatz’a dönüş rotasında yer alan, Augustiner auf Bötzow / Wirtshaus und Biergarten isimli bira bahçesini deneyimledik. Burası da oldukça geniş bir oturma alanına sahip, self servis şeklinde istediğiniz içeceği ve yiyeceği alabiliyorsunuz. Fakat Berlin’de genel olarak gittiğimiz tüm mekanlarda, gerek self servis gerekse garsonların servis yapması fark etmeksizin, pos cihazlarında toplam hesabınızı ödemeden önce “tip” bırakıp bırakmayacağınızı ve bırakacaksanız da bunun miktarını seçebileceğiniz bir ekran beliriyor. Bu ekranı atladıktan sonra hesabı ödeme adımına geçebiliyorsunuz. Genel olarak self servis de olsa bira bahçelerinin ucuz olduğunu söyleyemeyiz. Genel olarak Berlin’in ucuz bir Avrupa şehri olduğunu da söyleyemeyiz. Buranın kendine özgü olan birasının tadını pek sevemedik.
Üçüncü olarak, Tiergarten içerisinde yer alan Cafe am Neuen See, Biergarten’i tercih ettik. Bu kafenin bir bölümü alakart restoran şeklinde iken bir bölümü göl kenarında açık alanda self servis olarak Biergarten şeklinde hizmet veriyor. Biz göl kenarında bira bahçesi kısmında oturduk. Yiyecek olarak patates tabağı ve pizza ile, bira ve şarap denedik. Aperatif içki olarak verilen Aperol kokteylini de Berlin’de birçok yerin menüsünde bulabilirsiniz. Bu parkı da gerek doğal atmosferi açısından gerek içecek ve yiyecek lezzeti açısından beğendik.
· Akşam yemeği olarak Meksika restoranı deneyimlemek istedik ve Cantina Mexicana Que Pasa restoranına gittik. Buranın menüsünü kendi sitelerinde de bulabilirsiniz. Çalışanlar oldukça iyi, porsiyonlar oldukça büyük ve lezzetli idi. Fiyatlar da pahalı değildi. Taco, nachos, churros, margarita, gibi Meksika lezzetlerinin hepsini deneyimledik, porsiyonların büyük olmasından dolayı tabaklarımızı bitirmekte zorlandık. Genel olarak memnun kaldığımız için, Meksika lezzetlerini sevenlere şiddetle tavsiye ederiz.
· Bunun dışında her yerde duyulan Berlin Gemüse Döner’ini de tatmadan dönmek istemedik. Bu döner genel olarak Türkler tarafından açılan büfelerde mevcut. Bu yüzden çok fazla seçenek vardı. Biz açıkçası önünde kuyruklar oluşan en popüler büfeleri denemedik, bunun yerine yine Türklerin yoğun olarak yaşadığı göçmen bölgesi olan Kreuzberg’de yer alan T'unas Gemüse Kebap’ı tercih ettik. Taptaze ve çıtır ekmek arasında kızartılmış sebzeler, patates, salata ve tavuk döner ile serpiştirilmiş toz peynirlerden oluşan oldukça şişkin bir dönerdi. İçerisine istediğiniz sostan ekletebilirsiniz. Oldukça doyurucu ve tadı güzeldi.
· Berlin’de et şnitzeli denemek için menüsünde yalnızca şnitzel çeşitleri bulunan ve East side gallery gezisinden sonra yürüyerek ulaşabildiğiniz bir yer keşfettik. İsmi Scheers Schnitzel. Burayı çok beğendik, karekod ile menüye ulaştıktan sonra telefon ekranınızdan sosunuza kadar tüm detayları seçerek siparişinizi veriyorsunuz ve otomatik olarak size numara tanımlanıyor. Duvarda yer alan dijital panoda sizin siparişiniz hazır olduğunda numaranız yanıyor ve içeriden siparişinizi alıp yiyorsunuz. Yemekler plastik tabakta sunuluyor. Yiyecek ve içeceklerin tadı güzeldi, tavsiye ederiz.
· Kraft bira yapımının da yaygın olduğu Berlin’de bir akşam için Kaschk isimli bar/pub ı denemek istedik. Denediğimiz biraların tadını pek sevmedik, bu nedenle kraft bira yapan başka bir yer denemek istemedik.
· İtalyan bar merakımızı gidermek için bir başka akşam Sorsi e Morsi isimli bara gittik. Burası gerçekten bizim görmeye alıştığımız türde bir yer değildi, fazlasıyla dost canlısı bir mekandı. Sokakta bir kaldırım üstünde az miktarda oturma alanına sahip bir yer, fakat o kadar çok talep görüyor ki, daha geç saatlerde gelip masa sandalye bulamayanlar apartmanın önündeki merdivenlere minder koyarak oturuyor ve herkes halinden oldukça memnun, genel olarak 30 yaş altı insanların takıldığını söyleyebiliriz. Burada küçük, orta ve büyük olacak şekilde 3 boyutta antipasti tabakları bulunuyor. Hepsinin içeriği aynı fakat miktarlar farklı. Tabakta içerik olarak, peynir, köz biber, zeytin, turşu gibi ekşi bir forma getirilmiş enginar kalbi, kuşkonmaz gibi yiyecekler mevcut. Hepsinin tadını sevdiğimi söyleyemem ama genel olarak güzeldi. Yanında içtiğimiz kırmızı ve beyaz şaraplar da hem yoğun hem de yumuşak içimli olması açısında güzeldi. Bunun yanında çok popüler olan Aperol spritz kokteyli de oldukça güzeldi. Fiyatların aşırı uygun olduğunu belirtmeliyim. Çalışanlar çok dost canlısıydı ve herkes sanki her akşam burada toplanıyormuş gibi birbirini tanıyordu, kabalalık arkadaş grupları oldukça fazla olduğu için haliyle o dar alanda oldukça gürültülüydü.
· Genel olarak birçok Avrupa şehrinde bulunan Irish pub’ların Berlin versiyonunu da deneme fırsatımız oldu. Bunun için nehir kıyısında olan Murphy’s Irish Pub ı tercih ettik. Sonbaharda akşam saatlerinde üşüme ihtimaliniz yüksek, ama manzara oldukça güzel. Zengin bir yiyecek içecek menüsü mevcut. Biz tok karnına gittiğimiz için yalnızca içecekleri denedik, kuruyemiş olarak yer fıstığı istedik. Oldukça büyük miktarda sunuluyormuş, tadını ve porsiyonunu beğendik. Burada kadeh roze şarap ve farklı biralar denedik, hepsinin tadı güzeldi. Çalışanlar oldukça ilgiliydi, servis hızlıydı. S ya da U tren hattıyla Friedrichstraße durağında inip bir miktar yürüyerek bu bara gelebilirsiniz.
· Gezilerimize ek olarak, yiyecek ve içecek alışverişleri için 2 farklı market deneyimledik. Biri otelimize yakın olan küçük bir market, birçok şubesi mevcut, ismi Netto Marken-Discount. Buradan daha çok içme suyu temin ettik. Berlin’de şişeyle satılan suların farklı versiyonları var, bunu ambalajlardaki renklerin farklılığından da ayırt edebilirsiniz. Türkiye’de alıştığımız içme suyu için üzerinde Natural yazanları tercih edebilirsiniz. Bir diğeri market ise yine şubeleri olan nispeten daha büyük bir market. Biz Mall of Berlin’deki şubesine gittik, ismi ALDI Nord. Buradan aldığımız çikolata ve cips gibi atıştırmalıkların tadını çok beğendik. Marketlerde Türkiye’de olduğu gibi ücret karşılığı plastik poşet alınamıyor. Bunun için yanınızda çanta götürmenizi öneririm, ya da mağaza içinde ücretli olarak satılan plastik olmayan çantalardan satın alabilirsiniz.